Boşanmada Maddi Tazminat, Manevi Tazminat ve Nafaka
Aşağıdaki başlıklar altında belirtilen koşulların varlığında, taraflar boşanmada tazminat ve nafaka isteyebilirler. Boşanma nedeniyle tazminat ve nafaka, boşanma davası içerisinde de istenebilir, boşanmanın kesinleşmesinden sonra ayrı bir tazminat ve/veya nafaka davası açılmak suretiyle de istenebilir.
Boşanma davasında tazminat ve nafaka istenmesi halinde, ayrıca bir harç alınmaz. Boşanmanın kesinleşmesi sonrasında tazminat davası veya nafaka davası açılması halinde ise, nisbi harç ödenmesi gerekir.
Boşanmada Tazminat (Maddi Tazminat ve Manevi Tazminat) İsteme Koşulları
Boşanmada Maddi Tazminat İsteme Koşulları
Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.
Boşanmada maddi tazminat, boşanma davası kesinleşmeden önce herhangi bir anda talep edilebilir. Boşanma nedeniyle maddi tazminat, yazılı bir talep ile olabileceği gibi, duruşma tutanağına talebin geçirilmesi şeklinde de istenebilir.
Boşanma nedeniyle maddi tazminat belirlenirken; yaşanan toplumun koşulları, boşanma davasının taraflarının eğitim durumu, çalışıp çalışmadıkları, ne kadar gelir elde ettikleri, boşandıktan sonra yeniden evlenme imkanının bulunup bulunmadığı, evlenirken eşinin isteğiyle işini bırakıp bırakmadığı gibi şartlar gözetilecek ve bütün bunların ışında maddi tazminat hakkında karar verilecektir. Boşanmada maddi tazminat, boşanma davasının içerisinde istendiği durumda ayrıca harç alınmaz, kabulü veya reddi halinde ayrıca vekalet ücretine karar verilmez. Kusursuz ya da diğer eşe göre daha az kusurlu eş yararına boşanma nedeniyle maddi tazminata hükmedileceği, Medeni Kanunda düzenlenmiştir. Boşanma nedeniyle hükmedilen maddi tazminata, tarafça talep edildiği takdirde, boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz işletilecektir. Tazminat davası boşanma davası kesinleştikten sonra açılırsa, talep edildiği takdirde, davanın açılma tarihinden itibaren faiz işletilecektir.
Boşanmada Manevi Tazminat İsteme Koşulları
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
Boşanmada manevi tazminat, boşanma kararı kesinleşinceye kadar, harç ödenmeksizin istenebilir. Boşanma davası ile birlikte istendiğinde, kabulü veya reddi halinde ayrıca vekalet ücretine karar verilmeyecektir. Manevi tazminat talebinin kabulü için, kişilik haklarına yönelik bir saldırı gerçekleşmesi gerekir. Kişilik haklarına yönelik saldırı; fiziksel şiddet, hakaret, sadakatsizlik, hakkında asılsız söylentiler çıkarma gibi bir davranışla gerçekleşebilir. Boşanmada manevi tazminat miktarı belirlenirken; kişilik haklarına yönelik saldırının ağırlığı, tarafların ekonomik durumları dikkate alınmaktadır. Talep halinde, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren manevi tazminata faiz uygulanır.
Nafaka Nedir? Nafaka Türleri ve Nafaka Davası
Medeni Kanunda, aşağıdaki nafaka türleri tanımlanmıştır:
- Tedbir Nafakası
- Yoksulluk Nafakası
- İştirak Nafakası
- Yardım Nafakası
Aşağıdaki ilgili başlıklar altında, bu nafaka türlerinin tanımları, koşulları ve bu nafaka davalarına dair farklı koşullar anlatılmaktadır.
Tedbir Nafakası Nedir? Tedbir Nafakası Davası
Evlilik birliği hukuken sona ermeden önce, her eş kendisi ve yanında bulunan çocuğu için diğer eşten istenebilecek nafaka türüne, tedbir nafakası denir. Tedbir nafakası davası, boşanma davası/ayrılık davası/evliliğin butlanı davası ile birlikte istenebileceği gibi, bu davalardan bağımsız olarak da açılabilir.
Boşanma/ayrılık davası açıldığında hakim re’sen eşlerin ve çocukların ekonomik ihtiyaçlarının gözetir. Eş ve çocuk için tedbir nafakası açık bir biçimde talep edilmese dahi, hakimin ihtiyacı olan eş ve çocuk için tedbir nafakasına hükmetmek yükümlülüğü vardır. Ancak tedbir nafakası istenmediği açık bir biçimde yazılmış ise bu durumda hakim nafakaya karar vermeyecektir.
Boşanma/evliliğin butlanı davalarında tedbir nafakasının başlangıç tarihi dava tarihi olup, sona erme tarihi de davanın kesinleştiği tarihtir. Ayrılık davalarında ise tedbir nafakası, mahkemenin ayrılık için öngördüğü sürenin sonunda sona erer; yani mahkeme üç yıl ayrılık kararı vermiş ise, üç yılın sonunda tedbir nafakası sona erecektir.
Bağımsız açılan nafaka davalarında davacı eş; ayrı yaşamakta haklı olduğunu veya diğer eşin ailenin geçimi için katkıda bulunmadığını ispatlamakla yükümlüdür. Ancak davacı eşin yanında bulunan çocuk için tedbir nafakası isteği, ayrı yaşamakta haklı olduğu kanıtlanamamışsa dahi kabul edilir.
Yoksulluk Nafakası Nedir? Yoksulluk Nafakası Davası
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak isteyebileceği nafaka türüne, yoksulluk nafakası denir. Yoksulluk nafakası için, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
Boşanma davası reddedildiğinde yoksulluk nafakasına hükmedilemez, yoksulluk nafakası bağlanabilmesi için boşanma davasının kabul edilerek, kesinleşmesi gerekmektedir. Yoksulluk nafakası bağlanabilmesi için, yoksulluğa düşecek tarafın yoksulluk nafakası talep etmiş olması gerekmektedir. Yoksulluk nafakası, boşanma davasının her aşamasında yazılı veya duruşma tutanağına sözlü olarak geçirtilerek istenebilir. Ayrıca boşanma davasının kesinleşmesinden sonra bir yıllık zamanaşımı süresi içinde de istenebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davasının içinde istendiğinde ayrıca harç alınmaz, boşanma davası sonrasında açılan davalarda ise ayrıca harç alınacaktır. Anlaşmalı boşanma davasında eşler yoksulluk nafakası istemediklerini açıkça belirtmişler ise, daha sonra yoksulluk nafakası isteyemezler. Boşanma davasında yoksulluk nafakası reddedilmiş ise, daha sonra tekrar yoksulluk nafakası istenemez.
Boşanma davası kesinleştikten sonra açılacak yoksulluk nafakası davalarında, tarafların kusur oranları boşanma davasına göre belirlenecektir.
Mahkeme, yoksulluk nafakası hakkında karar verirken tarafların çalışıp çalışmadığını, ne kadar gelir elde ettiklerini gözeterek karar verir.
İştirak Nafakası Nedir? İştirak Nafakası Davası
Çocukların bakımı ve eğitimine, anne ve babaların güçleri oranında katılma yükümlülükleri vardır. Boşanma, ayrılık ve evliliğin iptali sebebiyle velayet kendisine verilen eş, diğer eşten çocuğun ihtiyaçlarının karşılanmasına yardım için iştirak nafakası talep edebilir.
Tanıma, babalık hükmü, evlatlık edinme gibi durumlarda da çocuk için iştirak nafakasına hükmedilebilir.
İştirak nafakasına karar verilmesi için davada talep olmasına gerek yoktur, talep olmasa da mahkeme velayet kendisine bırakılmayan tarafın müşterek çocuk için iştirak nafakası ödemesine karar verebilir. Çocuğun üstün yararı gereğince, mahkeme çocuğun menfaatine göre iştirak nafakasına gerek olup olmadığını değerlendirilmek zorundadır.
İştirak nafakası boşanma/ayrılık/iptal davası ile birlikte istendiğinde ayrıca harç ve vekalet ücreti ödenmesine gerek yoktur. Bu davalar kesinleştikten sonra iştirak nafakası davası açıldığında, ayrıca harç ödenmesi ve hakim tarafından vekalet ücretine hükmedilmesi söz konusu olacaktır.
Birden fazla çocuk varsa, her bir çocuk için ayrı ayrı iştirak nafakasına karar verilmelidir.
İştirak nafakası miktarı, anne ve babanın ödeme güçlerine göre belirlenir.
İştirak nafakası çocuk ergin oluncaya kadar bağlanır, ancak çocuğun eğitimi devam ediyorsa eğitimin sonuna kadar iştirak nafakasının ödenmesine devam edilmesi kararı verilebilir.
Yardım Nafakası Nedir? Yardım Nafakası Davası
Yardım nafakası, boşanma/ayrılık/evliliğin iptalinden kaynaklanan nafaka türlerinden farklıdır. Medeni Kanun, yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kişiye, üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerinin nafaka vermekle yükümlü olduğunu düzenlemiştir. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.
Yardım nafakası davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir. Yardım nafakasının, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir. Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir. Hakim, yardım nafakası davasında talep edilmesi durumunda, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Yardım nafakası davası açmak için bağlayıcı bir süre yoktur. Koşullar varsa, nafaka alacaklısı herhangi bir zaman yardım nafakası davası açabilir.
Nafaka Davası Hangi Mahkemede Açılır?
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davası, nafaka isteyen tarafın yerleşim yeri aile mahkemesinde açılmalıdır. Bu durumda açılacak olan dava, nisbi harca tabidir.
Boşanmada Tazminat ve Nafakanın Ödenme Biçimi ve Sona Erme Sebepleri
Boşanmada maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan olarak veya durumun gereklerine göre irat (aylık belli bir miktar) biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Uygulamada nafakanın genellikle irat/aylık belli bir miktar şeklinde ödenmesine; maddi tazminatın ise toptan ödenmesine karar verildiğini görmekteyiz.
Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü durumunda kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi durumunda ise, mahkeme kararıyla kaldırılabilir.
Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda, irat olarak ödenen maddi tazminatın veya yoksulluk nafakasının artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Hakim, davada talep edilmesi durumunda, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın, gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Boşanmadan Sonra Tazminat Davası ve Nafaka Davası Zamanaşımı
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan nafaka ve tazminata ilişkin dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçince zamanaşımına uğrar.
Boşanmada Mal Rejiminin Tasfiyesi
Boşanma sebebiyle yapılacak mal rejiminin tasfiyesinde, eşlerin bağlı olduğu mal rejimine ilişkin hükümler uygulanır.
Mahkeme tarafından ayrılığa karar verilirse; mahkeme, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.
Boşanan Tarafların Miras Hakları
Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, kaybederler.
Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması durumunda da; kusuru ispatlanan eş diğer eşin yasal mirasçısı olamaz ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, kaybeder. Ölen eşin mirasçılarından birinin davaya devam etmesi ve davalının kusurlu bulunması halinde, bu durumun sonuçlarından davaya devam etmeyen diğer mirasçılar da yararlanacaktır.
Boşanmada Tazminat ve Nafaka Yargıtay Kararları (İçtihatları)
Boşanmada Tazminat Yargıtay Kararları
Eşit Kusurlu Eş Yararına, Boşanmada Tazminata Hükmedilemez
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 13. bendinde vekalet ücretinin “Davacı-karşı davalı kadından alınarak davalı-karşı davacı kadına verilmesi” şeklinde yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığının, vekalet ücretinin davalı-karşı davacı erkek lehine hükmedildiğinin anlaşılmasına göre, davacı-karşı davalı kadının tüm, davalı-karşı davacı erkeğin ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
Davacı-karşı davalı kadın tarafından zina (TMK m.161), olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile boşanma (TMK m. 166/1), davalı -karşı davacı erkek tarafından ise pek kötü ve onur kırıcı davranış (TMK m. 162) ve evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi ile boşanma (TMK m. 166/1) talep edilmiş, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, dava ve karşı davanın Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi gereğince kabulü ile tarafların TMK 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına, kadının zina, erkeğin pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine dayanan boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ergin olduğundan velayeti ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğa bağlanan nafakanın ergin olması nedeniyle kaldırılmasına, taraflar eşit kusurlu olduğundan tarafların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Verilen karar taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, davalı-karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı-karşı davalı kadının kusur tespiti ile lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmemesine yönelen istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının tümüyle kaldırılmasına, kadının zinaya dayalı boşanma talebi ile erkeğin pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma taleplerinin ayrı ayrı reddine, tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1-2 maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuk reşit olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, çocuk lehine bağlanan nafakanın reşit olduğu tarih itibari ile kaldırılmasına, kadın lehine 20.000 TL maddi tazminat ve 20.000 TL manevi tazminata karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de bölge adliye mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen tarafların kusurlu davranışlarının yanında davalı-karşı davacı kadının evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediği, eşine ait eşyaları yaktığı da anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Hal böyle iken davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına boşanmada tazminata (maddi ve manevi) (TMK m. 174/1-2) hükmedilemez. Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları davacı-karşı davalı kadın lehine oluşmamıştır. Hal böyle iken yanılgılı kusurlu belirlemesine bağlı olarak davacı-karşı davalı kadın lehine maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/4979 E., 2019/11210 K)
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak görülen karşılıklı boşanma davasında ilk derece mahkemesince davalı-karşı davacı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve kıskanç olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin ise küçük meblağlar da olsa şans oyunları oynadığı ve aile bütçesini iyi yönetemediği, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının ağır, davacı-karşı davalı erkeğin hafif kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı-karşı davalı erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir.
Bu karara karşı davacı-karşı davalı erkek tarafından karşı davanın kabulü ve tazminatların miktarı, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar ile tazminat taleplerinin reddi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı kadının eyleminin sadakatsizlik boyutuna varmayan güven sarsıcı davranış olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı-karşı davalı erkeğin makul bir sebep olmaksızın çocuk istemeyerek kusurlu olduğu sabittir. O halde, güven sarsıcı davranışta bulunan ve kıskanç olan davalı-karşı davacı kadın ile şans oyunları oynayan, aile bütçesini iyi yönetemeyen ve çocuk istemeyen davacı-karşı davalı erkek boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurludur. Bu husus gözetilmeden davalı-karşı davacı kadının ağır kusurlu kabul edilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere boşanmaya sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurludur. Boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu eş yararına maddi ve manevi tazminata karar verilemez. Erkek yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. madde koşulları oluşmamıştır. O halde davacı-karşı davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/4035 E., 2019/11741 K)
Davacı-davalı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası ile davalı-davacı kadının açtığı birleşen boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince her iki davanın kabulüne ve tarafların boşanmalarına karar verilmiş; karşılıklı tazminat talepleri reddedilerek kadın yararına tedbir/yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı-davalı erkek tarafından kadının kabul edilen davası ve kusur belirlemesi; davalı-davacı kadın tarafından erkeğin kabul edilen davası, kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve bölge adliye mahkemesince kadının kusur belirlemesine ve reddedilen tazminat taleplerine yönelik istinaf talepleri kabul edilerek; erkeğin ağır, kadının hafif kusurlu olduğundan bahisle; kadın yararına tazminatlara hükmedilmiştir. İlk derece mahkemesi, sadakatsiz olan erkekle sadakatsiz olan kadının eşit kusurlu olduğuna hükmetmiş; bölge adliye mahkemesince kadının kusur belirlemesine yönelik istinaf talebi kabul edilerek; sadakatsiz olan, manevi yönden bağımsız konut temin etmeyen ve aile müdahalesine sessiz kalan erkeğin sadakatsiz olan kadına nazaran ağır kusurlu olduğuna hükmedilmiştir.
Dosya kapsamındaki delillerden ve tanık ifadelerinden taraflar arasındaki fiili ayrılığa neden olan olayın davalı-davacı kadının telefonundan başka bir erkeğe gönderilen ve kadının sadakatsizliğini gösteren mesaj olduğu sabittir. Davacı-davalı erkeğin de kadının birleşen boşanma davası öncesinde başka bir kadınla otel kaydı bulunmaktadır. Tanıklardan davalı-davacı kadının annesi, tarafların bir yıl nişanlı kaldığını, kızının yaşayacağı ortamı gördüğünü ve aile apartmanında yaşayacağını bilerek evlendiğini beyan etmiştir.
Taraflar arasındaki fiili ayrılığına neden olan olay kadının telefonundan başka bir erkeğe gönderilen mesaj olup, kadının annesinin ifadesi ile birlikte değerlendirildiğinde, davacı-davalı erkeğe bölge adliye mahkemesince “Manevi olarak bağımsız konut temin etmediği ve aile müdahalesine sesiz kaldığı” kusurlarının eklenmesi yerinde olmamıştır. Bu sebeple tarafların gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin ağır kusurlu olarak kabulü doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata (boşanmada tazminata) hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/5168 E., 2019/12568 K)
Boşanmada Nafaka Yargıtay Kararı
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-karşı davacı kadın ve ortak çocuklar …, … ve … lehine hükmedilen tedbir nafakası miktarları azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası miktarı azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre tarafların ortak çocukları Zeynep Su lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarı azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/6619 E., 2019/10250 K)
Yukarıdaki başlıklar altında ve aşağıda linkleri verilen ilgili diğer yazılarımızda da anlatıldığı üzere, boşanma davası ve bu davayla birlikte boşanmada tazminat ve nafaka konuları, ciddi emek, araştırma, inceleme ve hukuki/teknik bilgi gerektiren konulardır. Boşanma ve boşanma ile birlikte ve sonrasında gündeme gelecek boşanmada tazminat, boşanmada nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi konularda hak kayıpları yaşamamak için, boşanma ve tazminat alanında deneyimli bir avukatın hukuki yardımına başvurmanız önerilmektedir.