Yüksek Enflasyon Koşullarında Trafik Sigortasının Güvence İşlevi
Trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin uğradıkları bedensel zarara ilişkin açtıkları maddi tazminat davalarında veya vefat edenlerin sağken destek verdiği kişilerin açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, kusurlu tarafın/tarafların araçlarının Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (trafik sigortası) şirketi belirlenen kusur oranında sorumlu oluyor. Bu davalarda talep edilebilecek tazminat kalemlerinden olan geçici iş göremezlik tazminatı, varsa kalıcı iş göremezlik tazminatı ve destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında da, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince, Mahkeme tarafından karar tarihinde geçerli olan asgari ücret baz alınıyor. Kaza geçiren kişinin aylık gelirinin asgari ücretin üzerinde olduğu kanıtlandığı durumlarda da, kanıtlanan aylık gelirin o tarihteki asgari ücretin kaç katı olduğu tespit edilerek, tazminat hesaplamasında gene karar tarihinde geçerli olan asgari ücret baz alınıyor. Bu durum, istinaf veya temyiz aşamasında kaldırılarak/bozularak Yerel Mahkemeye dönen davalarda Yerel Mahkemenin yeniden vereceği hükümdeki tazminat miktarı için de geçerli.
Ülkemizde bu tür davaların 2-3 yıldan kısa sürmediği, hatta istinaf/temyiz aşamasından dönüp tekrar yargılama yapılan durumlarda 5-10 yıl dahi sürdüğü biliniyor.
Enflasyonun önceki yıllarla kıyaslanamayacak derecede yüksek olduğu son 2 yılda, doğal olarak asgari ücretteki artış oranları da önceki yıllardaki artışlarla karşılaştırılamayacak kadar yüksek oluyor.
Trafik sigortası şirketinin sorumluluğunun üst sınırı ise, kazanın olduğu tarihteki (yani poliçede yazan) teminat miktarı.
Bu durum, kalıcı işgöremezlik tazminatı veya destekten yoksun kalma tazminatı talepli birçok davada, kusurlu tarafların trafik sigortası teminatının Mahkeme kararındaki tazminat miktarını karşılamaması ve aradaki farkın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte şahsi olarak kendileri tarafından ödenmesini gerektiriyor. Böylelikle, aracına trafik sigortası yaptırmak bu tür bir durumda yeterli bir güvence/sigorta sağlamıyor.
Bir örnek verecek olursak: 2019 yılında trafik sigortasında kişi başı sakatlık ve ölüm teminatı 360.000TL idi. 2019 yılında sigortalanmış ve bu yıl içerisinde bu aracın tam kusurlu olduğu bir kazada geliri asgari ücret olan bir kişinin %20 oranında kalıcı işgöremezliğe uğramış olsun. Açılan tazminat davasının bugünlerde sonuçlanması durumunda, bugünkü asgari ücret olan 11.402TL baz alınarak kabaca bir hesapla bu kişinin kalan beklenen yaşam süresinin 20 yıl olması durumunda dahi, kalıcı işgöremezlik tazminatı 500.000TL’nin üzerinde olacaktır. Kalıcı işgöremezlik veya destekten yoksun kalma tazminatı miktarı, farklı senaryolarda bunun çok çok üzerine de çıkabilir, ki böyle bir durumda tazminatın çok küçük bir oranının trafik sigortası şirketinin sorumluluğunda olması söz konusu olabilir.
Bugün yapılacak bir trafik sigortası poliçesinin sakatlık ve ölüm teminatı da, benzer şekilde 3-5 yıl sonra sonuçlanacak bir dava kapsamında hesaplanacak tazminat miktarına oranla, çok düşük kalabilir. Dolayısıyla, trafik sigortası teminat limitlerinin bu tür bir riske karşı sigortalılara gerek anlamda güvence sağlayacak seviyeye yükseltilmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı durumda, günümüz ekonomik koşullarında, bu tür bir riske karşı alınabilecek tek önlem ise, trafik sigortasıyla yetinmeyerek, yüksek veya mümkünse sınırsız ihtiyari mali sorumluluk teminatlı bir kasko sigortası yaptırmak. Böyle bir durumda, Mahkemenin karar vereceği tazminat tutarının trafik sigortası teminat limitini aşan kısmı, kasko sigortasının ihtiyari mali sorumluluk teminatı karşılayacaktır.